16 Aralık 2010 Perşembe

Herkes eline şiş alsın

İpek Arnas'ın tasarımları, örgüyü eğlenceli fikirlerle sunuyor

Uzun zamandır yerlerini ince trikolara, pamuklu-kaşmir karışımı kumaşlara bırakan örgüler şimdi intikam alıyor

Stefanel
Prada
Micheal Kors

Bu kışın ne zaman geleceğini merak ediyorduk, iki gündür cevabımızı alıyoruz. Bu soğuma muhtemelen en çok moda sektörünü sevindirdi. Bu kış soğuk geçmek zorunda yoksa en büyük modaevlerinin, meşhur tasarımcıların milyon dolarlık yatırımlar etrafında dönen koleksiyonlarında yer alan bunca örgülü kıyafet boşa gidecek.
“Kışın örgü giymenin modası mı olurmuş, zaten kış gelince yün yumakları, şişler ortaya çıkar” demeyin. Uzun zamandır yerlerini ince trikolara, pamuklu-kaşmir karışımı kumaşlara bırakan örgüler şimdi son yılların intikamını alıyor. Hem de sadece kazak ve hırkada değil, etek ve elbiselerde de.
Üstelik bu akıma ayak uydurmak son derece kolay. Çünkü ihtiyaç olan sadece iki şiş bir de yün. Belki biraz da Derya Baykal’ın programını izlemek... Yani bugüne kadar elinize şiş almadıysanız bile şimdi bu konudaki becerilerinizi geliştirmenin tam zamanı olabilir. Çünkü örgüler dikiş makinesine bile ihtiyaç duymadan kumaş ve model yaratabilme şansı veriyorlar.
Bu sezon Prada defilesinde saç bantı olarak bile yer bulan örgüler, Ferragamo, Michael Kors, Chanel ve Sonia Rykiel defilelerinin de yıldızıydı. Bize gelince, tamamen örgü konseptinden oluşan yerli bir markamız var: 2 Ters 1 Düz. İpek Arnas’ın geleneksel örgü yöntemlerini eğlenceli fikirlerle buluşturduğu markası, hem örgünün verdiği nostaljik hissi sevenler hem de eğlenceli tasarımlar giymek isteyenler için alternatif oldu. Arnas, Midnight Express, Kumpanya 62, Building Galata gibi butiklerde satılan markasını geleneksel yaklaşımlarla sunulan el örgüsünün modaya uyarlanmasındaki boşluğu fark etmesi üzerine oluşturmuş.
“Abiye görünmeyen bir parti kıyafeti gibi”

İpek Arnas (2 Ters 1 Düz)
* Bana göre örgü sonsuz doku çeşitliliği sunarak farklılık yaratan, sıcak bir kavram. Hem de yumuşak tuşesi ile çok konforlu... Benim dikkatimi çeken ise fabrikasyon olarak üretilenlerde bile el örgüsü dokularının oluşturulması. Çünkü bu durum giysiye kendiliğinden nostaljik bir görünüm katıyor. İnsanların görmek istediği sıra dışı tasarımları el örgüsü ile ortaya çıkarıyorum. Bu şekilde abiye görünmüyorsunuz ama özel bir tasarımla bir partiye uygun olabiliyorsunuz.
* Eski pazarlardan, vintage butiklerden çıkmayan biri olarak, günümüzde el örgüsünün de vintage bir kavram olduğunu düşünüyorum. Çünkü üretimi zor ve değerli. El örgüsü kazağın yeri benim için ayrıdır, daha kıymetlidir. Geleneksel olanın getirdiği doku çeşitliliği ve el örgüsü tekniğini markamda buluşturdum.

Kazak sezonu diyetine girilir mi?

* Büyük hırkalar, yün etek-kazak takımları örgünün en çok görüldüğü tasarımlar. Ayrıca kazak gibi görünen örgü elbiseler de çok popüler. Bu elbiseler insanı olduğundan daha kilolu gösterdiği için tıpkı bikini sezonundaki kilo verme telaşı gibi beraberinde “kazak sezonu diyetleri” de ortaya çıkabilir.
* İnce askılı yün elbiseleri ceketlerle kombinleyebilirsiniz.
* Örgülerle daha ince bir siluete sahip olmak için belinize ince kemer takmayı deneyin.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Atlılar geliyor!

Binicilik bu kışın en sık görülen temalarından biri. Bizde de Tuba Benian’ın Düşes koleksiyonu bu trendi takip ediyor

Derek Lam
Dior
Moda dünyası ekose gömlekleri, denim kumaşı ve kovboy çizmeleriyle Vahşi Batı’nın at binen kovboy kızlarını çoktan tüketti. Şimdi ise bizlere at binme sporunun daha “asil” halini, yani biniciliği sunuyor. Zaten gidişata bakılırsa moda tasarımcıları doğa sporlarını çok sevdi. Çünkü bu yıl süvariler geçidi gibi görünen podyumlarda geçtiğimiz kış da kayak temalı koleksiyonlar vardı. Kurulduğu ilk günden beri bu temayı merkez alan, hatta logosunda bile at bulunan Hermes’in meşhur binici çizmeleri dışında bu sezon Christian Dior, Derek Lam ve Ralph Lauren de bu temayı kullanan markalar.
Binici temalı koleksiyonlar bu kışın diğer bütün trendlerinin aksine, kadınları maskülen bir havaya sokuyor. Hatta bunun kadın ile erkeğin eşitliğine dayanan bir fikir olduğu da söylenebilir. Çünkü binicilik ve atçılık çok uzun yıllardır kraliyet ve hanedan ailelerine mensup kadınlar tarafından tercih ediliyor ama oldukça riskli bir spor olduğu da gerçek. Üstelik uzaktan bakıldığında atın üzerindeki binicinin cinsiyeti anlaşılmıyor. Yani modadaki bu akım aslında biraz da güçlü kadın imajını temsil ediyor.
Bizde ise binicilik ve moda tutkusunu aynı çatı altında birleştiren bir tasarımcı var: Tuba Benian. Kendisi de uzun yıllardır profesyonel olarak binicilik yapan Benian, 7 Aralık Salı günü Galata Serdar-ı Ekrem Sokak’ta açılacak olan butiğinde satışa sunacağı Düşes koleksiyonunu hem biniciler için hem de günlük hayatta bu trendi yakalamak isteyenler için oluşturduğunu söylüyor.

Atsız jokey gibi görünmeyin!
Binici modasını defilelerdeki haliyle uygulamak şehirde atını kaybetmiş jokey gibi görünmenize sebep olabilir. Bu yüzden bu modanın anahtar parçaları olan yüksek bel dar paçalı pantolonları, geniş yakalı bele oturan ceket ile yelekleri, şapkaları ve binici çizmelerini stilinize uygun olarak yorumlamaya, her parçayı aynı anda kullanmamaya özen gösterin. Örneğin çift sıra düğmeli, dar binici ceketlerini kloş eteklerle eşleştirebilir ya da binici pantolonlarını düz çizmeler yerine bağcıklı botlarla giyebilirsiniz. Audrey Hepburn ve Grace Kelly de at biner ve bu stili günlük hayatlarında da kullanırlardı.

“Her giysiyi önce kendim giydim, at binerek rahatlığını test ettim”
Bu koleksiyonu hazırlamam şu soruyla başladı: “Neden biniciler bu sporu yaparken tasarım ürünler giyemiyor?” Uzun zaman binici giysilerini bu vizyonla araştırdım ve inceledim. Atların yaygın olarak kullanıldığı zamanları araştırdığım bu süreç boyunca, binicilik koleksiyonumu yaratmamı sağlayan detayları tek tek keşfederken, hayallerini modern dünyaya taşımaya çalışan bir düşes gibi hissettim kendimi. Bu yüzden adını Düşes koydum. Daha çok pamuklu, ipek saten, kadife gibi yumuşak dokulu ve binicilerin içinde rahat hissedeceği kumaşlar kullanmayı tercih ettim. Üretimini yaptığım her giysiyi önce kendim giyip at binerek rahatlığını test ettim.

2 Aralık 2010 Perşembe

Mutlu Çoraplar



Giles Deacon'un Happy Socks için yaptığı çoraplar çok şeker, kutuları onlardan şeker.
İçinde 7 tane (haftanın her günü için) çorap olan kutuların fiyatı 110 $
Çoraplardan elde edilecek gelir Elton John AIDS Vakfı'na bağışlanacakmış.

www.happysocks.com