28 Mart 2008 Cuma

SHOW YOUR BRA!




Sütyenini çanta olarak kullanan kadınlar aslında bize pek yabancı değildir, zira semt pazarlarında ya da çiçek aldığımız orta yaşlı teyzelerin 'sütyeninden' para çıkardığını, bizden aldığı parayı yine sütyenine sıkıştırdığını Türkiye'de yaşayanlar en az bir kere görmüştür. Bu duruma hepimiz yıllarca biraz rahatsız olarak biraz gülerek baktıysak bile; Avrupalı tasarımcılar -bizim çiçekçi teyzelerden mi esinlendiler bilinmez- sütyeni çanta olarak kullanma işini çoktan ticarete döktüler. Son günlerde Avrupa'da sokaklarda, ama özellikle gece kulüplerinde elinde sütyeniyle gezen kadınlar görmek şaşırtıcı bir durum değil, bu moda yakında İstanbul'u da kasıp kavurursa hiç şaşırmayın :)
Bu abiyeleştirilmiş sütyen çantaların dışında bir de çevreyi koruma haraketleri dahilinde özellikle son üç yıldır kullanmanın moda haline geldiği ''I'm not a plastic bag'' çantalarının sütyenden yapılmış tasarımları var, her alışverişe gittiğimizde onlarca naylon poşet kullanıp atmaktansa, tek bir çantayla alışverişlerimizi yapmanın çevre dostu bir davranış olduğu kesin ancak ben yine de siz bu çantaların sütyenden yapma olanlarını değil, normallerini kullanın derim , süpermarkete giderken sözlü tacizlere maruz kalmak istemiyorsanız tabi...


Sütyenlerden ve çantalardan bu kadar bahsetmişken, seyahat sırasında bavulun içinde ezilip formu bozulan sütyenler için yapılan çantalardan bahsetmemek olmaz! Tabi ki yine sütyen şeklinde olan bu çantalar (bu yazının konusun bu üzgünüm :) ) sert bir kalıp halinde ve içine birden fazla sütyen alabiliyor böylece kadınlar bavulların içine sütyenimi nasıl yerleştirmeliyim derdinden kurtulmuş oluyor! Ama bana sorarsanız ne sütyen şeklinde gece çantası ne alışveriş torbası, en güzeli bu başka bir şey için değil, bizzat sütyenin kendisini taşımak için yapılanlar! Siz de onları başka şeyler taşımak için kullanın....


Şimdilik bu çantaların hiç birinden Türkiye'de bulmak mümkün değil maalesef, ama internetten sipariş verebilir ya da bir iki ay daha bekleyebilirsiniz, elbet akıllı birileri bunları da Türkiyede satışa sunacaktır.


16 Mart 2008 Pazar

KLİBİNE GÜVENEN ŞÖYLE GELSİN!

( Fotoğraf: Sol kare, Sıla Kenar süsü klibi, Sağ kare, Alexander McQueen fashion show Kate Moss hologramı)

Önce Kenan Doğulu'nun vokalisti olarak görmüştük Sıla'yı sahnelerde, biraz dikkatli gözler 'sahnesi çok iyi' Kenan'ın yanında sahnede arz-ı endam eden hem sesi hem kendisi güzel Sıla Gençoğlunu farketmekte zorlanmadı. Daha sonra eğlenceli şarkısı ' dan sonra...' ile tek başına çıkış yaptı Sıla , eh bizler de imaj çalışması olarak taktığı güzel şapkalarını, dövmelerini, elindeki testerisiyle başkaldırışını ve ''Kendine Güvenen Şöyle Gelsin'' tavrını çok beğenmiştik.


Ancak iş, ikinci klibe gelince anlaşılan birinci klipteki yaratıcılık yerini biraz taklitçiliğe bırakmış. Zira Sıla'nın kenar süsü adlı klibindeki uzun sarı saçları, doğal makyajı, peri kızlarını andıran bembeyaz elbisesi ve hepsinden önemlisi bütün klip boyunca havada uçuşan melek görselliği görür görmez bana başka bir şovu fazlasıyla anımsattı. Sıla'nın klibi, moda dünyasının dahi çocuğu İngiliz tasarımcı Alexander Mcqueen'in 2006 sonbahar/kış koleksiyonunun Paris Moda Haftası'ndaki şovunda yer verdiği ve hepimizi büyüleyen Kate Moss hologramının aynısı! Klibi de hologram şovundaki görüntüleri de defalarca izledim ancak maalesef yanılmıyordum.

Müzik kanallarında görülmeye başladığı andan itibaren herkesin övgüler yağdırdı ve çok beğendiği kenar süsü videosunun Türkiye'de hiç yapılmamış bir şey olduğu doğru, ancak maalesef bütün dünya için bunu söylemek çok zor. çıkışından itibaren beğeniyle izlediğimiz, stilini ve imajını sevdiğimiz bir sanatçıyı birden böyle taklit bir çalışmayla görmek beni hayalkırıklığına uğrattı. Sürekli fırsat verilse dünya starlarıyla yarışacak potansiyele sahip olduğu söylenen sanatçılarımızın dünya starlarından farkı ne mi? Özgünlük! Esinlenmek mi? Yok canım!


Kate Moss hologramını izlemek için tıklayın: http://youtube.com/watch?v=7rRqolYm-vQ




14 Mart 2008 Cuma

AKSESUAR RAPORU!





Fotoğraflar: whowhatwear


Havaların ısınıp, güneşin kendini iyice göstermeye başladığı şu günlerde bizim de güneş gözlüklerine duyduğumuz ihtiyaç arttı. Günümüzde 'star' lara özgü bir aksesuar olmaktan çoktan çıkan ve yaz, kış, açık hava, kapalı mekan demeden herkesin her yerde taktığı güneş gözlüklerinde de her şeyde olduğu gibi bir 'çok moda' olma durumu söz konusu tabii ki!

Geçtiğimiz iki sezon boyunca çok moda olan 60'lı yılların çiçek çocuklarından esinlenilmiş 'oversized' güneş gözlükleri bu yaz yerini 80leri kasıp kavuran 'wayfarer' modeli gözlüklere çoktan bıraktı.

Ray-ban e ait olan bu modelin yeni koleksiyondaki yerinin tanıtımı ise çoktan yapıldı bile. 1952'den bu yana wayfarer gözlükleriyle basında yer alan bütün starların resimlerinin olduğu bir sergiyle hem de!

Bu sezon, Marni, Karl Lagerfeld ve Karen Walker defilelerinde de Wayfarer modeline çok benzeyen gözlüklerin renkli çervelileri podyumlarda göründüğünde bu yaz çok moda olacağının sinyalleri çoktan verilmişti. Orijinali Ray-ban e ait olan bu gözlük tasarımının benzerlerini başka yerlerde de bulmak mümkün elbette. Türkiye' de Bershka, Stradivarius gibi mağazalarda, yurtdışında da hala dört gözle Türkiye'ye gelmesini beklediğimiz H&M'de bulabilirsiniz. Tabii gözlerinizin bozulmasını istemiyorsanız orjinal bir tane almanızda fayda var!

Siyah wayfarer gözlüklerinizle Blues Brothers filminden fırlamış gibi gözükmek istemiyorsanız bu gözlüklerin rengarenk olanlarının bu aralar siyah olanlardan daha popü
ler olduklarını bilmenizi isterim
:)

10 Mart 2008 Pazartesi

SHOPCOLİC

İstanbul gibi dünyanın diğer kozmopolit şehirlerinde de neredeyse her köşe başına açılan alışveriş merkezleri, butikler, mağazalar ve her zevke hitap eden kıyafet, aksesuar dükkanları, indirimler, taksitler insanları sürekli almaya ve daha çok almaya teşvik ederken, dış görünüşün en kolay ve hızlı kendini ifade etme biçimi olduğu da kaçınılmaz bir gerçek. Yıllardan beri bir sürü düşünce akımına, baş kaldırışa ,ideoloji ya da fikire kucak açan ''moda'' kavramı, 21. yuzyıla geldiğimizde, popülerliğini her moda olanı yapan, giyen, söyleyen insanlardan çok kendini olduğun gibi ifade etmekten çekinmeyen kişilerin tercihi olan ''stil'' in önemsenmesine bıraktı.

Aynı sezonda hem mini eteğin hem uzun eteklerin, hem platform topukların hem de babetlerin çok moda olabildiği zıtlıklardan, çelişkilerden ve aslında bütün bunların uyumundan oluşan, herkesin her şeyi giyebildiği bir dünyada yenilen yemeklerden, günlük dilde kullanılan kelimelerden, içilen suyun markasına kadar herşeyin moda ve aynı zamanda da stillerin bir parçası olması da kaçınılmaz.

Bütün bu bahsettiğimiz şeyler değişen dünyanın, gelişen teknolojinin ve ürettiklerini çok hızlı bir şekilde tüketen toplumlarda modayı bilmek, stilini oluşturmak isteyen yoğun ''şehir'' insanın moda olanı öğrenmek için bir iki dergi karıştırması ya da sokakta yürürken biraz daha dikkatlice etraftaki insanları incelemeleri yeter belki de, zira sokaklar modayı yakın markaja alan insanlarla dolu. Peki ya kendi stilimizi oluşturmak? Aradığımız şeyleri nerede bulabileceğimizi bilmek ya da her gün önünden geçip de asla içeri girmeye vaktimizin olmadığı, yıllardır orada nasıl durduğunu, müşterisinin olup olmadığını bile merak ettiğimiz o mağazaların içinde neler var sahiden? Bütün bunları öğrenmek, gezmeye vakti olmayan şehir insanlarına yardımcı olmak için artık 'shopcolic' var! Bundan sonra sizin yerinize gezecek olan 'shopcolic' sizlere nerede ne var fiyatı ne kadar gibi soruların cevaplarıyla yardımcı olacak. Ayrıca mağazaların tasarımları, alışverişler sırasında satış elemanlarının davranış biçimleri, rahatsız olduğum ya da beni mutlu eden her detayı burada sizlerle paylaşacağım. Aradığınız şeyleri nerede bulabileceğiniz, ya da sizi rahatsız eden konularla ilgili sizler de bana
'shopcolic@gmail.com' adresinden mail atabilirsiniz, benimle paylaştığınız konuları ben de burada yazarak sesinizi duyurmanıza yardımcı olmaya çalışacağım :)