29 Ekim 2009 Perşembe

Fashıon's Night Out 2010


Yaşasın! Fashıon's Night Out'un 2010'da da yapılacağına dair resmi açıklama geldi.
Hayatımda geçirdiğim en güzel gecelerden birinin tekrarlanacak olması beni çok mutlu etti. Umarım 9 Eylül'de tekrar NewYork'da olabilirim!
Bu arada Vogue destekli bu etkinliğin, Vogue Türkiye tarafından İstanbul'da da düzenlenip bu güzel olayın suyunun çıkmasından korkuyorum! Referansım da Fashionable İstanbul
Hahha:)

28 Ekim 2009 Çarşamba

Stiline güvenen var mı? Uniq dergi'ye...

Uniq dergiyi bütün yaz çok özlediniz, biliyorum! Ben de:)
Sonunda kavuştuk ama... www.uniqdergi.com adresinden son sayıyı okuyabilirsiniz.
60. sayfadan itibaren 5 sayfa boyunca dolu dolu moda var üstelik:) Ben yazdım.

Bu arada eğer üniversite öğrencisiyseniz, stilinize güveniyorsanız bana fotoğraflarınızı yollayabilir ve ''Tarzını Kampüse Taşı'' bölümümüze konuk olabilirsiniz...
Fotoğrafları aysimik@gmail.com ya da moda@uniqdergi.com ' a yollayabılırsınız....

Beklerim
:)

26 Ekim 2009 Pazartesi

Teknolojik rahatlık


Simone Micheli tarafından Adrenalina için tasarlanan bu koltuğa bayıldım! Adrenalina zaten hep böyle hem şaşırtan hem eğlendiren tasarımlar yapar, yani güldürürken düşündürür Nasreddin Hoca bir nev-i.... Tamam sustum
:)

25 Ekim 2009 Pazar

Followmania

http://twitter.com/aysimozgur

Çok uzun zamandır var, ama haberiniz olsun istedim
:)

23 Ekim 2009 Cuma

Fashionable İstanbul, tam tahmin ettiğimiz gibi başladı...


Fahionable İstanbul'un zaten ne kadar "görmemiş" bir organizasyon olacağını biliyorduk, ama bu kadarına da pes doğrusu!

Davetiye bulmak için günlerdir herkes kendini yırttı, gördüğümüz kadarıyla bu gece Dolmabahçe'de alakalı alakasız herkes vardı. Roberto Cavalli defilesi olacak diye ortalık ayağa kaldırdı. Cavalli'nin son koleksiyonunu herkes göreli zaten haftalar oldu. Yepyeni bir koleksiyonla ortaya çıkmasını bekleyen var mıydı?


Cnn Turk, saat 20.15'de olay yerinden canlı yayına başladı. Bu etkinlik, sürekli sanki Ny, Londra,Milano, Paris moda haftalarının son ayağıymış yani İstanbul moda haftasıymışcasına bu konuda çok da bilgili olmayan, belki de bütün bunlar umurunda bile olmayan halka yutturulmaya çalışılıyor sanıyorum. Eda Taşpınar defilenin kulisinde röportajlar yaptı (modeller ve makyözlerle) bir de izleyicilere ''evet şu an bu kuliste bir tek biz varız, işte bunlar da çok özel kıyafetler'' gibi şeyler söyleyerek bir kaç parça kıyafet gösterildi. Elinizi vicdanınıza koyun, adamların o kadar umurunda değil ki, kıyafetlerin defile öncesi tv'de gösterilmesine izin veriyorlar. Bu da yetmezmiş gibi Zeynep Fadıllıoğlu'yla röportaj yaptılar, altına moda tasarımcısı yazdılar. Altı ay Zeynep Hanım'ın asistanlığını yaptığım için bunu da hiç yediremedim. Hiç bir şeyini bilmiyorsanız Şakirin Camii'ni tasarladığını biliyorsunuz Zeynep Hanım'ın. Ayıplıklar silsilesi yani:)


Zaten Roberto Cavalli konusuna hiç girmek istemiyorum, adam Türk sonradangörmecemiyetinsaları'nın kendisine bayıldığını biliyor, Türkiye'de cafe bile açmayı düşünmüş biri zamanında...
Bir de ortaya Justin balonunu attılar millet onu da yedi. Pazar günü Bruce Willis gelecekmiş,aman ne mutlu:) yazık çok üzülüyorum çok özenti bir millet olduk...Bazı şeylere maalesef o kadar aç kaldık ki ne verseler oyalanıyoruz.
Roberto Cavalli geldi, dalgasını geçti, parasını aldı gidecek... Bakalım önümüzdeki 2 gün boyunca bizi başka hangi ''şaka''lar bekliyor

21 Ekim 2009 Çarşamba

Sneakers and the City

İtiraf ediyorum, bu fotoğraf bizim olmasaydı kıskançlıktan ölebilirdim! Neyse ki ayakkabılardan biri benim, diğeri Birsen'in o yüzden sorun yok! :)Bu post'un amacı sadece hava atmaktır, onu da baştan söylemek isterim.

Newyork gezimiz boyunca gördüğümüz gerçekten ama gerçekten HER Foot Locker ve Journey' s mağazasına girmiş olmamızın ve doymak bilmez sneaker tutkumuzun harika sonuçlarından sadece ikisi bunlar:) Ben pembe çoraplarım ve kloş eteğimle Olivia Newton John gibi gezerken, Birsen'in de mükemmel jeggingsleriyle havasına diyecek yoktu doğrusu:)

Güle güle giyelim
:)

20 Ekim 2009 Salı

Pazar Panayırı





Avrupa'da, Amerika'da sık sık yapılan ve çok özendiğimiz panayırlardan biri sonunda İstanbul'da da yapılıyor ve sanıyorum ki oldukça da güzel olacak. 25 Ekim pazar günü Dolmabahçe'deki Küçükçiftlik Lunaparkında eşyalarımızın el değiştirmesi, ev değiştirmesi için buluşuyoruz. 50 TL karşılığında masa kiralayabilen herkes kullanmadığı, atmak istediği ya da atmaya kıyamadığı, başkasının işine yarayabilecek herşeyini satabilir veya bağışlayabilir.


Panayıra sosyal yardım kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin de katılıyor olması, makbuz karşılığında bağış yapabilmeniz ve bu kurumlarla yüz yüze görüşme imkanı vermesi de bence en güzel taraflarından biri...


Saat 11.00-18.00 arası mutlaka orada olacağım! :)




Müracaat: Pazar Panayırı Gönüllüleri


Aycan Yeniley: aycan@lebiderya.com




Ne demişler;


Bir insanın çöpü, diğerinin hazinesi olabilir!
:)






18 Ekim 2009 Pazar

Sahte Ugg Sorunsalı


Bloga gelen insanların çoğunun sahte Ugg'ları nereden bulabilicekleriyle ilgilendiklerini görüyorum.
Daha önce yazdığım bir yazıda Ugg'ları beğenmediğimi ve ne kadar rahat, kullanışlı olsalar da zaten selvi boylu olmayan beni daha da kısa gösterdikleri için kendimi kötü hissettiğimi ve asla giymeyeceğimi söylemiştim. Bu fikrim bu botların artık gerçekten herkesin ama herkesin ayağında olmasıyla iyice güçlendi.
Asıl söylemek istediğim şu; sahte Ugg arayışında olan arkadaşlar, bu botların çok estetik olmadığı kesin. Hani o stilini çok beğendiğiniz ünlülerin de bunları giymesinin en büyük sebebi yapıldığı materyal dolayısıyla ayaklarınızı kışın sıcak, yazın da serin tutması ayrıca ayağınızı pamuklara sarmış gibi rahat ettirmesi.
Gerçek fiyatının yarısından bile daha az bir fiyat üzerinden satılan sahte Ugg'ların asla böyle bir marifetinin olmayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Sahte Ugg'lar kışın ayağınızı çok sıcak tutamayacağı gibi iki yağmur yediğinde ıslanmış peluş ayıcığa döner. Yazın giydiğinizde de oluşacak terlemeyi, kötü kokuları düşünmek bile istemiyorum.
Kimse sokaktan aldığı Ugg'lar için ama bunlar gerçek filan diye kendini kandırmasın yani. Bir şeyin gerçeğini alamıyorsan, sahtesini almak bence insanı sadece komik duruma düşürür, kimse bilmese bile siz bileceksiniz.
Yine de hala çok almak isteyen varsa, geçen cumartesi gecesi Taksim meydanında The Marmara'nın karşı kaldırımında rengarenk sahte Ugg'ların 25 liraya(!) satıldığını gördüm.
Nursace mağazalarında da bazı modeller 169 TL'ye düşmüş.
Meraklılarına benden söylemesi!

16 Ekim 2009 Cuma

Chanel filmlerinde patlama


Uzun zamandır hepimiz Coco avant Chanel filmini bekliyoruz evet. Bugün sinemaya gidince afişler arasında da '' Chanel''li film adını görünce hemen atladım tabii... Ne oyunculara baktım ne de başka bir şeye, zira bu filmin beklediğim film olduğundan emindim. Afişteki fotoğraftaki kadının Audrey Tautou değil de Anna Mouglais olduğunu anlamak da kolay değil.
Neyse, film başlayıp da birisi Anna Mouglais'e Coco diyince heralde bu gençliğini ya da yaşlılığını oynuyor, Audrey gelir birazdan diye bekleyip durdum. Bu filmin başka bir film olduğunu anladığımda ise ilk yarının yarısı olmuştu itiraf ediyorum. Gerçi filmi Türkçe'ye '' Büyük Aşk'' diye çevirmelerinden biraz şüphelenmiştim ama, arada bir benim de sarışın tarafım ağır basıyor kabul:)

Bu filme gelince, bence o büyük aşkın tutkusunu yeteri kadar hissettirememişler, senaryoda insanı tatmin etmeyen bir şeyler var. Oyuncuklar fena değil, prodüksiyon tasarımı, kostümler ve sanat yönetmenliği oldukça iyi diyebilirim. Eğer ilgilendiğiniz sadece Chanel ile ilgili bir şeyler izlemekse, bu film sizi tatmin etmeyebilir. Sadece Chanel No. 5'in nasıl ortaya çıktığıyla ilgili bir şeyler sıkıştırılmış araya...
Filmden çıkarken Audrey'li Chanel afişini ve 6 Kasım'da sinemalarda yazısını görünce gülümsedim tabii
:)

Lagerfeld ürünleri vol. bilmemkaç

Güzel ama, güzel. Kabul edin
:)

15 Ekim 2009 Perşembe

Fashionable İstanbul dedıkoduları devam ediyor


Fashionable İstanbul nedir, ne değildir derken yavaş yavaş bir şeyler açıklığa kavuştu biliyorsunuz. 23 ve 24 Ekim'de İstanbul'da yapılacak olan bize göre ''kıro'' olan bu etkinlikle ilgili dedikodular sürekli devam ediyor. Kim gelecek, neler olacak diye... Son dedikodu Bruce Willis'in de davete geleceği ( parayı verince adamlar geliyor bunda şaşıracak bir şey yok)

Etkinliğin yüzü olan Bar Rafaeli de partilere yakın arkadaşı Justin Timberlake ile katılacağını söylemiş yetkililere... Justin gelse keşke, klibinin yasaklandığı ülkede ne hisseder ben onu merak ediyorum

:)

10 Ekim 2009 Cumartesi

Casio Saat ve aşkımız




Bu saat son zamanlardaki en favori aksesuarım oldu. New York'tan döndüğümden beri herkes '' Ayşim bu saat ne?! Nasıl takarsın bunu, çok çirkin, dedemde vardı bundan'' gibi tepkiler vermeye başladı... Ama bu bi klasik kem küm bence çok güzel filan diye açıklama yapmaya çalışmaktan vazgeçtim artık.

Ben de arkadaşlarımı ona göre ayırabilme imkanı buldum bu saat sayesinde; zevk sahibi olanlar ve olmayanlar diye hahah:) Neyse ki hiç bir şeyi kolay kolay beğenmeyen '' birisi'' bile çok beğendi, artık içim rahat:) Bir de '' her saat takılmaz, saatin iyi olucak bu dünyada'' diyen babam beğendi, daha ne olsun...
Neyse, tabii bu saatin siyahlarının Türkiye'de asker saati olarak bilindiğini, her saat başında dıtdıt diye öttüğünü, yanındaki düğmeye basınca çok havalı bir ışığının yandığını biliyoruz. Beymen Blender'da satılmaya başlamış bile, emin değilim ama 65 lira filan sanırım orada fiyatı, bir de Galata'daki sevgili Lastik Papuç mağazasında görmüştüm açılış gününde, fiyatı orada ne kadar bilmiyorum ama bu saatin de gerçekten retro olanları, ya da yeniden üretilenleri gibi çeşitleri var...

Urban Outfitters'da ya da www.ioffer.com/si/digital+watch adresınde 40.99$'a bulabilirsiniz...

7 Ekim 2009 Çarşamba

Beyoğlu Sahaf Festivali

Dergiler ve plaklar festivale gitmemizin başlıca sebepleriydi. Normalde Sadece GittiGidiyor üzerinden satış yapan bazı plak dükkanlarının da festivalde stantlarının olması sevindirici.

Alışveriş tutkumun büyük kısmını kitap ve kırtasiye alışverişi oluşturuyor aslında, size bunu fazla yansıtamadığımın farkındayım :) İstanbul'daki çoğu sahafla artık eş-dost olmuş biri olarak, Sahaflar Festivali'nin başladığını duyar duymaz Taksim Gezi Park'ına gittim, geçen seneki festivali kaçırdığım için çok üzülmüştüm...

Açıkçası giderken bizim sürekli gittiğimiz, büyük ve nitelikli sahafların da orada olmasını beklemiyordum ama neredeyse herkes ordaydı.
Festivalin oldukça dolu olması ve herkesin bir şeyler alıyor olması beni çok sevindirdi. Oldukça uygun fiyatlara, iyi durumda olan güzel kitaplar bulmak mümkün.

Festivalin en güzel yanı, benim gibi toza alerjisi olanlar için açık havada bütün sahafları özgürce dolaşabilme imkanı tanıması sanırım... Bu arada film afişleri, kartpostallar,eski belgeler, fotoğraflar ve değerleri el sanatları ürünleri ve koleksiyonların da satıldığı pek çok stant var.
Festival, 19 Ekim'e kadar açık olacakmış.

6 Ekim 2009 Salı

BuYazıyaPembeGönlümSendeDiyeBaşlıkAtmamakİçinKendimiTutuyorum


Lacoste'un bu pembe yağmur çizmeleriyle ilk karşılaşmamız New York'ta gerçekleşti.
Sonra İstanbul'da ''merhaba''laşmaya başladık. Dün metroda bile yürüyen merdivenlerden çıkarken yandaki afişte onları görünce, içimden bir ses onları almam gerektiğini söyledi.
İçimdeki sesi hiç kıramam ben.
Amerika'da 120 $'dı fiyatları, boyu biraz garip aslında ne uzun ne kısa, ama olsun...
Yağmur çizmelerinin o saçma sapan desenli olanları dışında düz renklerde olanlarına karşı büyük sempatim var, çünkü son yıllarda İstanbul da yağmur konusunda Londra olma yolunda ilerliyor biliyorsunuz..
Alıyoruuum, aldım.
:)

3 Ekim 2009 Cumartesi

Parmak kadar modacı!


Baş parmağıma John,
İşaret parmağıma Karl
Orta parmağıma Sonia,
Yüzük parmağıma Jean Paul
Serçe parmağıma Alber!
20 tasarımcının kuklasından oluşan koleksiyon 120$!
Özellikle Alber'in tatlılığına bakar mısınız:)