16 Mart 2010 Salı

Bir Moda Haftasının Sahne Arkası 2. Gün

2. GÜN

Genç Tasarımcılar defilesinin kulisine girdiğimde biraz şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Aynı anda dört tasarımcının koleksiyonlarının sergileneceği karma bir defile olacak, defilenin başlamasına bir saat var ve herkes gayet sakin görünüyor. Özgür Masur, makyajı yapılan modellerin yanında oturmuş gülerek sohbet ediyor. Zeynep Tosun telefonla konuşuyor. Simay Bülbül ve Zeynep Erdoğan da kıyafetlerin yanındalar. Kıyafetlere göz attığımda genel olarak ortada volümlerin, geometrik ve origamik detayların hakim olduğunu görüyorum. Sanki mimari bir projenin ortasına düştüm! Bu defilede bütün tasarımcılar için ortak olarak sahneye çıkacak yirmi dört model var. Zeynep Tosun ve Özgür Masur on iki, Simay Bülbül ve Zeynep Erdoğan da ortak on iki modeli giydirecekler. Bu yüzden modellerin saç ve makyajları her iki koleksiyona da uyucak şekilde yapılmış olmalı. Moda günleri boyunca izlediğimiz hemen hemen her defilenin makyajlarını tasarlayan MAC Key makyaj artisti Ali Rıza Özdemir’in yanına gidiyorum. Makyajla ilgili her şeye o karar veriyor ve ekibini yönlendiriyor. “Simay Bülbül ve Zeynep Erdoğan’ın modelleri için bu yıl bütün moda haftalarında görebileceğimiz göz pınarı ve kaşları birleştiren derin gölgeler yaptık çünkü bu; Simay Bülbül’ün ortaya çıkarmak istediği güçlü kadını, göz kapaklarındaki parlaklıklar da Zeynep Erdoğan’ın koleksiyonundaki masum havayı iyi yansıtıyor” dedi. Ben de hemen Özgür Masur ve Zeynep Tosun’u soruyorum çünkü gördüğüm kadarıyla ikisinin koleksiyonları da apayrı. Özgür’ün protesto eden kadınları koyu renklere, ağır materyallare bürünmüşken Zeynep’in Kaybolan Kanatlı Denizaltı isimli koleksiyonunda cıvıl cıvıl renkler, sade ama coşkulu kesimler var. Ali Rıza Özdemir de benimle aynı fikirdeymiş. “Yine de ikisinin de istedikleri nude ten makyajı ve kemik yapısını ortaya çıkaran gölgeler. Bu yüzden ten makyajı konusunda zorlanmadık ama gözlerle ilgili doğru karar vermek gerekiyordu, biri koyu gözler diğeri yumuşak tonlar istiyordu ben de ikisini ortak noktada buluşturmak için makyajda bu senenin en trendy rengi olan kahverengi ve tonlarını tercih ettim” diyor. Defilenin başlamasına 40 dakika kala önce Özgür Masur’un sonra da Zeynep Tosun’un yanına gidiyorum. Özgür gayet rahat bir şekilde oturuyordu. “ Heyecanlı mısın? Senin bir sürprizin olacak ama ben ne olduğunu biliyorum” diyorum. (Daha önce konuşmuştuk bu konuyla ilgili) Evet sen biliyorsun diyip gülüyor( Üzerinde Bergen’in fotoğrafı olan tişörtle selam vermeye çıkmasından bahsediyoruz) Biliyorsun o sürprizin kendisi ve Bergen, onun hayatı beni çok heyecanlandırıyor zaten” diyor. Yanından ayrılıp Zeynep Tosun’un olduğu tarafa gidiyorum. Koleksiyonda da olan eteklerden birini giymiş, ikimizin kolunda da altın renkli retro Casio saat var. “Saatlerimiz aynı, çak!” diyip saatlerimizi çarpıştırıyor.” İyi hazırlandığımı hissediyorum heyecan tabii var ama bugün sakinim yine de, ama tabii son ana kadar hiçbir şey belli olmuyor bazen bir anda bir sürü sorun ortaya çıkabilir.”diyor. Defilenin başlamasına 30 dk. kala kulis görevlisiyle göz göze geliyoruz. Birilerinin de kötü polis olmak zorunda ne de olsa. “Tamam biliyorum, modeller giyinecek ve ben basınım, dışarı çıkmam gerek!”

2.Gün devam ederken Argande defilesinin kulisine girdim. Gap bölgesindeki kadınların güçlendirilmeside yeniliklerin projesinin bir parçası olan Argende’yi destekleyen pek çok tasarımcı var ve aslında çoğunun çizgisinden neyi yaptıklarını anlamak mümkün. Müzik eşliğinde koreografi provaları devam ederken modellerin bazıları kitap okuyor, bazıları birbirlerinin fotoğrafını çekiyor bazıları da bir şeyler atıştırıyor. Atıştırmak demişken bir konuya açıklık getireyim; defile kulislerinde yiyecek var, var olmasına da görebileceğiniz en kalorili yiyecek kepekli kraker. Gerisi de salatalık, domates ve peynir… Dolaplarda ise elbette sadece su var. Bazı modeller yanlarında getirdikleri sandviç ya da ananaslardan yiyorlar. Bunu görünce biraz rahatladım. Onları defile öncesi pizza yerken görsem çok bozulurdum doğrusu! Bu sırada sohbet ettiğim biri “merak etme çoğu normal hayatlarında istediklerini yiyorlar, burda da yiyecek başka bir şey olsa eminim yerlerdir, sadece başka bir şey olmadığı için kraker yemek zorundalar” diyor. Sanırım ben bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum! Argande’ye bir proje olarak ayrıca destek verdiğini bildiğim Ahu Yağtu, siyah dudak makyajını kendi yapıyor. “ Bu artık iki buçuk yıllık bir proje ve en başından beri Birleşmiş Milletler destekliyor. El değmemiş beyinlerden, fikirlerden ve ellerden gelen yaratıcılığı tasarımcılar da destekledi ve bugünlere gelinmiş oldu. Bir sürü parametre bir araya gelip bunları değerlendirebildiği için çok mutlu oluyorum, o yüzden iyi bir şeyin içinde olduğumu düşünüyorum. Sonuçta her şey para ile ilgili değil, moda haftasında da herkes yapılanları canlı bir şekilde görebildiği için seviniyorum” diyor.

Ayşim Özgür, Harper's Bazaar Mart2010

Hiç yorum yok: