Carine Roitfield yıllarca Fransa’nın en şık kadınlarından biri olarak anıldıktan sonra sıra kızına geldi. Çocukluğunda akşam yemeklerini Mario Testino, Marc Jacobs gibi isimlerle yiyip, okul çıkışı ödevlerini moda çekimleri sırasında stüdyolardan yapan küçük kız büyüdü ve zamanının çoğunu New York’ta geçirse de Paris’te herkesin dilinde o var. Sanat yönetmenliğinden kalan zamanlarımda modellik yapıyorum dese de Tom Ford ve Jil Sander’in parfümlerini lanse eden ve Mango’nun katalogları için kamera karşısına geçtiğini gören herkes onun moda dünyası için yaratılmış olduğunu söylüyor. “ Moda endstrüsinin gücünden her zaman etkilendim. Bazı insanların kıyafetleri sadece üstlerini örtecek birer kumaş parçası olarak görmesi beni şaşırtıyor çünkü ben onları bir çeşit pop art gibi görüyorum.”diyor. Julia’nın Fransız kadınları arasında kendine ikon olarak gördüğü isim ise Bridget Bardot. Julia, iyi bir stile sahip olmanın vücut şekli ve karaktere göre giyinmekten geçtiğini savunurken, geçmişte saçlarına taktığını mor saç bantlarının ve ayağından çıkarmadığı Doc Martens botlarının ise biraz annesine inat olsun diye giyilmiş kıyafetler olduğunu itiraf etmekten çekinmiyor. Annesi, “ rahatlığı asla ön planda tutmayın’ mottosunu savunan bir moda efsanesi olsa da Julia, onun gölgesinden çıkıp kendi doğrularıyla bir stil ikonu haline geldi.
2 Nisan 2010 Cuma
Julia Restoin-Roitfeld
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
muhteşem tatlı, çok beğeniyorum duruşunu, tipini, tarzını:)
ben de!
:)
Yorum Gönder