24 Ağustos 2010 Salı

Kusursuz cazibe Diane Kruger ve beyaz tutkusu

Diane Kruger, her geçen gün mesleğiyle ilgili daha çok saygı görmeye devam ederken sürekli yenilenen ama kendinden asla ödün vermeyen istikrarlı stiliyle de göz kamaştırıyor

Truva filminin çekimlerine başlandığı zaman Truvalı Helen rolünü Nicole Kidman’ın elinden Diane Kruger isimli bir kızın aldığı haberleri çıkınca, herkes onun kim olduğunu çok merak etmişti. Filmin fragmanlarını, afişlerini ve en nihayetinde de kendisini görenler mitolojik bir dünya savaşına sebep olan bir kadını canlandıran Diane Kruger’in gerçekten de bu rolü hakedecek kadar genç, yetenekli ve güzel, hatta çok güzel olduğuna ikna oldular.


Aradan hemen hemen yedi yıl geçti. Şimdilerde 30’lu yaşlarının ortasında olan bu güzel yıldızın özellikle kırmızı halı seçimlerinde elbiselerinden tutun da saç modeline kadar eski Hollywood ihtişamını ve ışıltısını hissettiren bir şeyler var. Zaten çoğu zaman tercih ettiği vintage elbiseler de bunun kanıtı. Diane Kruger’in özellikle gece davetlerinde ve festivallerde tercih ettiği favori moda tasarımcısı da hiç şaşırtıcı olmayan bir isim: Karl Lagerfeld. Diane’in Alman asıllı olmasına rağmen uzun yıllar Londra’da eğitim görmüş olmasının ise her zaman ölçülü ama asla sıradan ve sıkıcı olmayan stil anlayışına etkisi olduğu tartışılmaz.

Özellikle son birkaç yıldır Amerika’da da stiliyle çok konuşuluyor ve dergilerin kapaklarında yer alıyor ama ne olursa olsun onun her görüntüsünde Avrupa etkisini hissedebilirsiniz. Zaten çok sevdiği diğer modaevleri de Armani, Versace ve Yves Saint Lauren. Şık olmak kadar rahat olmanın da önemli oldunu savunan aktris, iki yıl önce Venedik film festivaline katılırken giydiği korseli elbise için “ Mükemmel bir elbiseydi ama o gece anladım ki, gerçek hayattan ziyade podyum için uygun. Çünkü o kadar sıkıydı ki neredeyse içinde bayılıyordum.” diyor.

Diane Kruger’in seçimlerine bakacak olursak, en sevdiği rengin kesinlikle beyaz olduğunu söyleyebiliriz. Bu sezonun tepeden tırnağa beyaz giyinme trendini o neredeyse yıllardır uyguluyor. Geçtiğimiz yıl Costume Institute Gala yemeğine katılırken giydiği beyaz, mini Chanel Haute Couture elbisesiyle kırmızı halıda bir kuğuyu andırıyordu. Bu yılki Costume Institute davetine yine bembeyaz bir elbiseyle katıldı ancak bu defa tercihini Calvin Klein’dan yana kullandı. Üzerinde hiçbir aksesuar kullanmadan giydiği elbiseyle Diane, “ Less is more“ sözünün vücut bumuş hali gibiydi. Zaten o elbiseyi de başkası kolay kolay taşıyamazdı.


İşte size bir stil bilmecesi: Diane Kruger’in akıllara kazınan en önemli üç seçiminin, yani; 2005 yılında giydiği Roberto Cavalli ,2006 yılında giydiği Chanel Haute Couture ve 2009’daki sırt dekolteli Marchesa elbisesinin bembeyaz olmaları dışındaki ortak özellikleri nedir? Hepsinin Cannes film festivali’nde giyilmiş olmaları! Ama bu şaşırtıcı değil. Çünkü o, daha 2004 yılında Truva filmiyle Orlando Bloom’un kollarında Cannes’a katıldığında da tercihi bembeyaz bir Chanel’den yana kullanmıştı.

Gece davetlerinde göz alıcı elbiselerden vazgeçmeyen Diane, günlük hayatında da sık sık etek ve elbise giyiyor ama onun günlük stilini oluşturan asıl anahtar parçalar jeanler, şortlar ve harem pantolonlar. Bütün bu parçaların genelde yüksek belli modellerini tercih ediyor ve onları dökümlü blazer ceketleriyle, oversize hırkalarıyla kombinliyor. Her zaman onunla birlikte olan vazgeçilmez aksesuarları ise, fötr şapkaları, zincir saplı çantaları ve ışıl ışıl mavi gözleri.

Ayşim Özgür, Harper's Bazaar Ağustos 2010
Fotoğraflar: Fashionspot

Hiç yorum yok: