Amacı sadece "bakın benim neyim var " demek olan bir yazıyla daha karşı karşıyasınız sayın okuyucular. Eğer sinir olacaksınız, baştan söylüyorum okumayın!:)
Çok uzun zamandır Lomography'im olsun istiyordum. Hem de gerçekten çook uzun zamandır. Sanırım Lomo'lara olan ilgim dayımda görmemle başladı. Neyse, zaman içinde bu makinelerin de abartılmasına sinir olmaya başladım ama yine de ilgim azalmadı. Sonra İstanbul'da aslında 50 lira bile etmeyecek Lomo'ların orda burda artan ilgi üzerine 200 lira'lara filan satılmaya başlamasını protesto edip almamıştım.
Taa ki Urban Outfitters'da bu pembe fisheye Lomo'yu görene dek. Zaten ben sadece pembe diye Bauhaus'da strafor istiyorum diye tutturmuş bi insanım. Bunu görünce kalbim hızlı hızlı atmaya başladı, ne yapacağımı şaşırdım vallahi:)
Neyse, nitekim aldım tabii... Hem de 50$'a, yine de çok biliyorum, ama bence beklediğime değdi. Şimdi Lomo kurallarına uyarak gittiğim her yere onu da götürüyorum. Elimde pembe Lomo'yu gören arkadaşlarımdan aldığım yorumlar da çok komik;
" Yolda yürürken bunu yerde görsem, kesin Ayşim düşürmüştür diye sana getiririm" dedi Duygu. Can da tabii renginin gözlerini kör ettiğini söyledi. :)
Lomo kurallarını biliyorsunuz çoğunuz eminim:) Ama yine de yazalım
- Lomo'yu gittiğiniz her yere taşıyın.
-Her an kullanın, gündüz ya da gece
-Hayatınızın bir parçasıdır.
-Bel hizasında fotoğraf çekin.
-Neyin fotoğrafığını çekiyor olduğunuzu biliyor olmak zorunda değilsiniz.
Kısaca, bütün fotoğrafçılık kurallarını boşverin:)