Marc jacobs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Marc jacobs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2010 Çarşamba

Kadınlar ve çantaları

Bir erkeğin “çok küçük çanta kullanan kadınlardan korkacaksın” dediğini duymuştum. Bu söz bana bir kadını sırf kullandığı çanta modeli yüzünden korkulması gereken kadın olarak adlandırmanın ne büyük bir haksızlık olduğunu düşündürtmüştü. O adamın neden böyle söylediğini hiç öğrenemedim. Ama sebebi ne olursa olsun bu düşünceyi biraz kırıcı buluyorum. Diğer taraftan şu düşüncenin arkasında sonsuza kadar durabilirim; bir kadının kullandığı çantaya bakarak onun hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Büyük ve içi karmakarışık çantalar kullanan kadınların hayatlarının ve kafalarının da karışık olduğunu düşünmüşümdür biraz. Belki bu fikrin oluşmasında şairin,“ Hayatım karışık çantam gibi. İki kişiyi birden severdim.” dizelerinin etkisi olabilir. Mesela evinin önüne gelince anahtarını bulmak için çantasını tamamen yere boşaltmak zorunda kalan kadınlar vardır. Onlara bu yaz kullanmaları için Gucci’nin kahverengi, deri çantasını öneriyorum. Varsın anahtarı bir kaç dakika daha geç bulsunlar, yeter ki çantalarına her şey sığsın! Arkadaşlarıyla yemeğe çıktığında hesabı ödemek için asla yeteri kadar hızlı davranamayan kadın var bir de. Garsonun yaklaştığını gördüğü andan itibaren önce çantasında yavaş yavaş siyah Miu Miu cüzdanını arar. Sonra çantasının içindeki el hareketleri hızlanmaya başlar ama cüzdanı bulamaz. Maalesef hesap çoktan ödenmiştir!

Çantasının içinde ne var ne yok göstermekten çekinmeyenler, plaja şeffaf çantayla gidip, oturduğu yerde çantanın ağzını sonuna kadar açık bırakanlar! Size sesleniyorum! Hepiniz birleşin ve bu sezon Stella McCartney’nin ahşap çantasından alın. Evet jaluziye benzeyen modelden bahsediyorum. Unutmayın, jaluzi; "İçeriyi dışarının gözlerinden kıskanan perde." olarak geçiyor Mahrem romanında.Çanta dediğin de içinde taşıdıklarını dışardakilerden kıskanmalı, sakınmalı biraz.

Sex&the City’nin bir bölümünde Mr. Big Carrie’ye kuğu şeklinde bir çanta hediye ediyordu. Carrie, çantayı hiç beğenmiyordu. Yıl 2010, mevsim yaz, Mr. Big Carrie’ye artık Chanel’in kuş şeklindeki çantasını almalı. Ve hemen ardından bütün düşünceli erkek arkadaşların aksesuarlarla eğlenmeyi seven kız arkadaşlarına bu çantadan hediye ettikleri bir dünyanın hayali kurulmalı!

Alışveriş merkezlerinde dolaşırken aynı çantanın yirmi farklı rengine sahip olup, saplarını dirseğine takanlar değil, ama çantanın sadece işlevine önem verip görüntüsünü boşverenlerden hiç değil, gerçekten stil sahibi bir kadından söz ediyorum şimdi. Havalar ısındıkça kırmızı Philip Lim çantasının herkesi yakan rengiyle cesurca dolaşan kadın o! Çantanın askıları yok, olmasın da. Simsiyah fermuarı, altın renkli kilidi var. Üstelik o kadını elinde kocaman bir aşk mektubu taşıyormuş gibi gösteriyor. Her bahar aşık olan kadını yani...


Son olarak, bu yaz sezonunda kendisini korkulacak kadın olarak adlandıran erkeklerden intikam alan küçük çantalı kadının zaferi kutlanıyor! Fendi’nin küçük minodiyer çantası hem küçük hem şeffaf. Kim kimden korkuyor bakalım? Marc by Marc Jacobs turuncu, aynalı çanta küçük ve upuzun sapıyla pratik. Küçük çantalar diyarından öldürücü darbeyi yine Chanel vuruyor. Bu yaz meşhur zincir sapının beyaz düşlere yelken açma vakti gelmiş anlaşılan. Kim bilir belki de kadınlar kullandıkları çantalara değil, çantalar zamanla onları sahiplenen, karşılıksız bir aşkla seven kadınlara benzemeye başlıyorlardır?


Ayşim Özgür

12 Mayıs 2009 Salı

Mükemmel parfümü ararken

Bugün Harvey Nichols'da Marc Jacobs Daisy'nın bu yeni kokusunu sıktığım andan beri Jean Baptiste Grenouille kıvamında bileğime yapışık yaşıyorum. Galiba aradığım parfümü buldum... İçinden sticker çıkan parfümün zaten şirin olan şişesini istediğiniz gibi süsleyebiliyorsunuz. Fiyatını sormuştum ama o sırada kokunun güzelliğinden sarhoş olmuş olduğum için şu an hiç hatırlamıyorum... Ya da pahalı gelmiştir hafızamdan silmeyi tercih etmiş de olmam mümkün. Ama annem '' bu koku fazla masum'' dese de en yakın zamanda almam şart! Wishlist :)

22 Nisan 2009 Çarşamba

inspiring beauty



Amerikan Vogue Mayıs 2009 sayısından! Sizinle paylaşmadan yapamazdım:) İlham alınan güzellik, ve modelin ilham perisi olması durumu işte budur...
Birinci fotoğrafta yanıbaşında oturan Marc Jacobs ve onu kollarına almış Kate Moss'un elbisesi tabii ki Marc Jacobs! Justin'in jeani William Rast ve shirtü Dior Homme.
Alttaki fotoğrafta Kate Moss'un Oscar de la Renta ipek ve tüllerden oluşan elbisesi gerçekten büyüleyici değil mi? Moda editörü Tonne Goodman...
Bu fotoğları kim mi çekmiş? Tabii ki Annie Leibovitz...:)

Kaynak: style.com

17 Şubat 2009 Salı

Hoşgeldin Maaaaaaaaaaaaaaarc!







Marc Jacobs'un da 2009 NewYork moda haftası defilesini izledik, fotoğrafların çoğunu www.elle.com adresinde zaten bulabilirsiniz, benim asıl söylemek istediğim; o ne yapsa ben tapıyorum!

12 Şubat 2009 Perşembe

Mokasenlerin intikamı


Masum mokasencikler kimden intikam alıyor derseniz, cevap; benden!

Ortaokul, lise yıllarında rengarenk converseleri giymek varken o sıkıcı loaferleri giymek zorunda kalmak canımı ne kadar sıkardı... Sonra yavaş yavaş baklavalı çorap, loafer ikilisi gözüme güzel görünmeye başladı. Ortaokul/lise yılları herkesin Barbour mont, Timberland bot giydiği, Jansport, Eastpackten başka çanta takmadığı, mokasen giymek zorunda kalınca da ille de Georger Hogg diye tutturanların zamanına denk gelenler, beni daha iyi anlıyorlardır :)


Gerçekten herkesin, ama tek kelimeyle herkesin üstünde aynı şeylerin olması benim çok uzun süre o kıyafetlerden nefret etmeme sebep olduktan bir süre sonra, Jansport çantanın yeryüzündeki en dayanıklı çanta olduğunu, Timberland botların kar,kış demeden en vefalı botlar olduklarını, Barbour montun da aslında kendi içinde klasik bir şıklığı olduğunu düşünmeye başlamıştım ki, sıra loaferlere geldi...


Chanel, Marc Jacobs derken bir sürü markanın loaferleri öne çıkarması, arkasından Katie Holmes'un onları ve boyfriend jean'in paçalarını kıvırarak giymesi bu baharda bu ayakkabıların çok giyileceğine iyice işaret oldu sanıyorum...


Ben de Yargıcı'dan bir çift siyah loafer aldım da, onlarla da barıştım sonunda! Hatta şimdi sırada yukarıdaki kobalt mavi olanlar var! :))

Ne demişler; '' Bir adamı en az 2 ay onun mokasenleri içinde yürümeden yargılama! ''

6 Kasım 2008 Perşembe

Hain Kriz


Hepimizin canını sıkan, bizlere korku salan, tüketim çılgınlığımıza son vermemize neden olan( bu iyi oldu gerçi) hain kriz Marc Jacobs'u da korktutmuş olsa gerek, yıllardır geleneksel olarak verdiği ''holiday party'' Marc'ın finansal işlerini yürüten Robert Duffy tarafından yapılan açıklamaya göre bu yıl iptal edilmiş... Sıkma canını Marc! Yapamadığın bir parti olsun, biz seni yine severiz:)

14 Eylül 2008 Pazar

in Marc Jacobs we trust!


Eğer moda dünyasıyla ilgili bana ilham veren, beni her zaman şaşırtan ve mükemmel geri dönüşlerinin hayalkırıklığı yaratmayacağından emin olduğum bir tasarımcı varsa, o da: kesinlikle Marc Jacobs! Bu aralar sinemaya emek veriyor(!) olduğum moda dünyasından uzak kaldığım anlamına gelmez elbette, buraya düşüncelerimi yazacak zaman bulamasam da NY moda haftasını takip ettim. Kimileri yine eleştirse de Marc bence gerçekten bir 'mücevher kutusu' kadar renkli, heyecan verici göz kamaştırıcı bir defileye karşımıza çıktı. Koleksiyon içindeki bazı takımlar ve yalın çizgili Yves Saint Lauren'in ruhuna gönderme olabilir miydi? Neden olmasın? :)