31 Mart 2009 Salı

Şal almaya doyamayanlar vol.2











Daha geçen yazıda ipekçiliğin ana vatanından geldiğimi anlatmışken şimdi yine ipek, kaşmir şal peşine düşmüş olmam komik olsa da, Burberry 2009 ilkbahar/yaz aksesuar koleksiyonunun tanıtım e-postası bugün gelince yine dayanamadım... Geçenlerde fırfır sevgimden bahsetmiştim ya, çok güzek ipek fırfırlı, kıvrımlı şallar yapmışlar... Tabii bir de bu kış her 10 kişiden 6sında gördüğümüz Burberry taklidi ekose atkılar var, onlardan hiç bahsetmiyorum...:) Bunların fiyatlarının 100-700 dolar arası değiştiğinden de hiç bahsetmek istemiyorum...


Romantik İngiliz yaz bahçelerinden ilham alınan ( ne kadar şiirsel!) aksesuar koleksiyonundaki 'gardener' çanta da bu sezon it bag olur mu olur... Fiyatları 1500$ dan başlıyor efendim...

30 Mart 2009 Pazartesi

Antakya alışveriş notları 1 - İpekçilik....

Sizlere herşeyin en güzelinin nerde olduğunu aktarabilmek için Shopcolic Türkiye'nin dört bir yanını geziyor sevgili okur! :)


Şaka bir yana, 4 günlük Antakya-Antep gezimden sonra eve döndüm. Gerçekten herkesin mutlaka görmesi gereken çok çok güzel yerler gördüm ama onlar için ayrı bir gezi blogu yapmak gerekebilir... Gelelim alışverişe...
Antakya'nın Harbiye bölgesinin meşhur ipeği, tamamen el dokuması. Zaten Anadolu'da ilk ipek burada dokunmuş... Şu anda Harbiye'de bu işi yapan bir çok dükkan var. Ancak bunlardan en ünlüsü olan Yılmaz İpekçiliğe gittik. Dükkanın girişinde sembolik ipek dokuma tezgahı var, yukarıda gördüğünüz pişmaniyeye benzeyen yumaklar ise ipek... İpek kumaşı gerçekten çok severim, burada ise yüzde yüz ipek olan yaklaşık 60 çeşit ipek var. Şal, kumaş, masa örtüsü vs...
Ama asıl olay şu; Yves Saint Lauren, ipek eşarp ve kravatlarını burada yaptırıyor! Aslında Türkiye gibi bir tekstil cennetinde buna şaşırmamak lazım... Bunu bize anlatan ise dükkan sahipleri değil, Antakyalı arkadaşlarımız. Çünkü kendileri daha geçen yıla kadar inanılmaz düşük fiyatlara buradaki Yves Saint Lauren ürünlerini silip süpürmüşler, dükkan sahipleri ise sattıkları şeyin ne olduğunun pek farkında değilmiş. Ben Yves Saint Lauren kravat görmedim ama hala Vakko ve Beymen ürünleri vardı... Kravatlar 50 lira, şalların fiyatları da 30-50 lira arasında değişiyordu. Kapalıçarşı'da da şubesi varmış Yılmaz İpekçiliğin ama fiyatları asıl yeri olan Harbiye'den yüksekmiş tabii... İpekçi'den şalllar, masa örtüleri, elbiselik kumaşlar, ipek keseler alarak dükkanı istila ettikten sonra mutlu bir şekilde İstanbul'a döndük tabii...:) Harbiye ve Antakya'daki alışverişlerimize dair diğer notların arkası yarın....

24 Mart 2009 Salı

LC 'dikiş' tutturamadı.


Yine 3. sınıf magazinci klişesi başlığımla karşınızdayım sayın okur,
Amerika'nın teen idollerinden Lauren Conrad, bir hazır giyim koleksiyonu hazırlamıştı, defileler düzenleyip ortalığı ayağa kaldırmıştı:) Ama sonra sıkıcı Los Angeles kızı kıyafetleri için satış fiyatları herkes tarafından aşırı pahalı bulunmuştu ve kimse alışveriş yapmıyordu. İnternet sitesine en son göz attığımda %70 indirim vardı ve anlaşılan o ki, stok eritmeye çalışıyorlardı. Mesela 199 dolarlık bir elbise 60 dolara filan düşmüştü, ki o elbiseler 20 dolar bile etmez... Neyse zaten bu koleksiyonun askıya alındığı haberi gelmiş, sebebinin de ekonomik kriz olduğu söylentileri varmış ama LC yakında açıklama yapacakmış... Bu kıza karşı bir antipati duymuyorum, kimsenin başarısızlığı da beni mutlu etmez ama Amerika'da 13 yaşındaki kızların her beğendiği insana kıyafet tasarlatıp onları o kızların alamayacağı fiyatlardan satarlarsa sonu böyle olur... Son indirime bir göz atın, sanmam ama belki değişik birşeyler bulursunuz...

http://laurenconrad.seenon.com/

Favori 5 Lush Listem
















Kişisel bakım konusunda sanırım en sevdiğim mağaza 'Lush! ' alışveriş merkezlerinde oldukları katın bile kokusunu nasıl değiştiriyorlar:) Yoğun koku yüzünden içerde 15 dk.dan fazla kalamasam da çok seviyorum Lush'ı... Özellikle çevreye duyarlı olmaları, ürünleri hayvanlar üzerinde denememeleri ve herşeyi taze taze yapmaları, naylon poşet kullanmamaları harika... Ürünlerimiz yemek için yapılmamıştır derken çok haklılar çünkü içeri girdiğimde gerçekten özellikle banyo balistiklerini (bknz. supernova) yemek istiyorum! Ben genelde Nişantaşı City's, Beyoğlu Tünel ya da Bağdat Caddesindeki Lush'tan alışveriş yapıyorum, bir de Cevahir alışveriş merkezinde var bildiğim kadarıyla... Lush'ın bugüne kadar bir çok ürününü denedim ama en memnun kaldıklarım ve her bittiğinde mutlaka yeniden aldıklarımı size de önermek istedim....:)

1- Jumping Juniper : Bu mor renkli katı şampuan yağlı saçlar için. Ufak tefek durduğuna bakmayın, ben saçımı nerdeyse her günya da en fazla 2 günde bir yıkayan biri olarak bir katı şampuanı 1 aydan uzun süre kullanıyorum. Bu şampuanın en güzel tarafı gerçekten yağlı saçların uzun süre tertemiz kalmasını sağlaması.İçinde limon, misket limonu ve ardıç özü var ve mis gibi kokuyor. Sadece ilk kullandığınızda, saçlarımız genelde silikon gibi katkı maddeli şampuanlara alıştığı için saçı biraz sertleştiriyor sanki ama bir kaç kullanımdan sonra saç alışıyor. Sanki saç dökülmesine de faydası var gibime geldi, belki de içinde fazla katkı maddesi olmadığı için uzun vaadede yararlıdır. Saçı yağlı olanlara şiddetle tavsiye ederim. Fiyatı 18,90 lira

2-Mud Flats Sabun: Bu sabun, biberiye, adaçayı ve Fastan gelen Rhassoul çamur içeriyormuş. Kokusu çok güzel olmasa da gerçekten cilt için tam bir arındırıcı ve canlandırıcı. Cildi kuru olanlara pek tavsiye etmem çünkü çok kurutuyor, bence sırt ve omuzları sivilceye yatkın olanlar için ideal... Fiyatı 8,90 (100 gr.)

3-Tee Tree Water Tonik: Bu tonik, Lush'ın en çok satan ürünlerinden biriymiş. İçinde Ardıç, greyfurt ve çay yaprağı var ve gerçekten toniği kokladığınızda bu bitkileri hissediyorsunuz. ( Pek güzel bir kokusu yok yani:) ) Normal ve yağlı ciltler için. Üzerinde pamuğa sıkıp yüzünüzü silin yazıyor ama ben toniği direkt yüzüme sıkıp sonra pamukla siliyorum. Buzdolabında sakladığımda özellikle yazın çok ferahlatıcı ve cildi yatıştırıcı bir özelliği var...Gözeneklere de iyi geliyor... 100 gr. 12,90.... Bu da, çok sık kullanmama rağmen uzun süre dayanan bir ürün.

4-Dream Wash: Bu pembe renkli 'smoothie' -bu da Lush'a özgü bir terim- beni sanki onu yemem için kendine çağırıyor... Ne sabun ne de duş jeli... Hepsinden tatlı:)Temizleyici çamurlar, nemlendirici yağlar, meyve, sebze ve sıkılaştırıcı bitkisel esans ve yağlar içeriyormuş! Duşta vücudunuza krem gibi sürüp sonra duruluyorsunuz ,çok şeker... Bir kutusu 34,90

5-Supernova: Lush'ın bu ürün için açıklaması:Banyo keyfinizi bir kişilik kokteyl eşliğinde ve canlı, neşeli konfetiler altında geçirmeniz için.:) Benim birşey söylememe gerek var mı? Küveti doldurun ( artık doldurmayın küresel ısınma var) bunu içine atın ve kendinizi şımartın:) Çok seviyorum! Fiyatı da 10,90

22 Mart 2009 Pazar

Akriliğimi kendim aldım

Eğlence için takılan takıları severim... Aslına bakarsanız aksesuar denilen şeyin çok değerli taşlardan olup olmaması konusunda kendi içimde çelişkiler yaşıyorum zaten, özellikle de insanların birbirine hava atması için taktığı elmasları ortaya çıkarmak için insanların öldüğünü öğrendiğimden beri...

' Tek taş pırlanta yüzük' çoğu kadın için çok önemli ama benim hiç bir zaman anlayamayacağım bir mesele olarak bir tarafta dursun, geçtiğimiz yıllarda çok sık gördüğümüz akrilik aksesuar modasının tek taşlı versiyonunu yapmışlar ve bu lazer kesimli akrilik rengarenk yüzükleri teker teker ya da çifter çifter takmak pek moda olacak gibiymiş... Trendahminiçgüdükuşlarım bana öyle fısıldıyor :)

Aslında bu yüzüklerden takmak tek taş sorununa ironik bir gönderme yapmak açısından eğlenceli olabilir, üstelik ekonomik kriz de var... Bakalım Nil Karaibrahimgil'in bu konudaki görüşleri neler?

________________________________________________________________

*Evet Nil, erkek arkadaşın sana pırlanta yüzük almak isterse ona ne dersin?

-Paran cebinde kalsın, bırak artık rahatsınbu kız mal mülkü naapsın?

*Peki diyelim bu akrilik yüzüklerden aldı, ama bunların karatı yok?

-Yüregin kaç karatmış? bu kız onu sorar

*Peki ünlü bir kız olarak aşk ve pırlanta yüzük konusundaki düşüncelerin neler?

-Olur bir gün şan şöhret ün para, ama aşk her gün karaborsada bir sevgilim yoksa kollarımda, ne yapayım pırlantayı parmağımda

Teşekkürler Nil:)

http://www.target.com/Acrylic-Silhouette-Rings-Set-Smoke/dp/B001CMX3AY/ref=pd_ecc_rvi_1?ie=UTF8&pf_rd_r=09QDM3ECPZXWRVG93MHK&pf_rd_p=447415501&pf_rd_i=B001CMX39K&pf_rd_s=left-5&pf_rd_m=A1VC38T7YXB528&pf_rd_t=201

Altı Kaval, üstü?




Paris moda haftasında birşey dikkatleri çekti sanırım. 2 tonlu rujlar... Daha doğrusu bir rengin alt dudağa farklı, üst dudağa farklı tonunu sürmek... Bu da dudak makyajının ' fransız manikürü' olsa gerek... Bahse girerim yakında kozmetik markaları şöyle bir ruj çıkarırlar; aynı rujun alt tarafı bir ton üst tarafı bir ton... Sonra dergilerde bu makyajın ipuçlarını yazmaya başlarlar falan filan... Ama ben böyle ruj sürer miyim? Sanmam... (Üstelik daha aynı tonu hem alt hem üst dudağımda bile 10.dkdan fazla tutmayı beceremezken... ) Ama deneyen olursa rica ederim bize de görüşlerini bildirsin... Gerçi şimdi çoğu kişinin evde gizli gizli bunu deneyip tam dışarı çıkarken silip vazgeçeceklerine eminim:) Fotoğraflar: Mark Leibowitz

20 Mart 2009 Cuma

Baran Baran oyuncak sergisi yarın bitiyor


Baran Baran'ın yaptığı işleri çooook seviyorum. Şimdi de Beymen Blender'da Baran Baran animasyon ofisinin yaptığı oyuncaklardan seçmeler sergileniyor, ancak sergi maalesef yarın bitiyor eğer hala görmediyseniz cumartesi gününüzü değerlendirmek için harika bir fırsat olabilir. Sergi, Beymen Blender'ın 2. ve 4. katına konulmuş camekanlar içindeki tasarım oyuncaklardan oluşuyor. Daha önce size bahsettiğim 'munny'lere benzeyen kidrobot oyuncakları da buna dahil. ( Bu arada ben hala Munny'mi nasıl boyamak istediğime karar veremedim.)
Bu arada Beymen Blenderı da hala görmediyseniz görmüş olursunuz. Blender adı bir yere bu kadar yakışabilirdi! İstanbul'da da böyle yerlerin açılması çok güzel... İçeride Martin Margiela, Vintage 55, Prada, Marc by Marc Jacobs, Paul&Joe, Dsquared2, K. Karl Lagerfeld , See by Chloé gibi tasarımcıların ve modaevlerinin kadın-erkek spor koleksiyonları ve aksesuarları satılıyor. Bu arada ben yine Marc by Marc Jacobs babetlere, bileziklere, ve çantalara delirdim! Hatta bu sefer bir de şemsiyelere... :) Uzun zamandır istediğim Chanel'in sloganlı bilezikleri de vardı, sanırım artık alma zamanı gelmiş...

Adres:Karakol Sokak No:10
Nişantaşı, İstanbul
Telefon:0212 373 48 80


http://www.baranbaran.com/



19 Mart 2009 Perşembe

Mille Feuille elbise istiyorum!


Daha önce sizlere katkat ve fırfırlı şeylere olan ilgimden bahsetmiştim! :)

Bugün yine dergi kuleme oturmuş dergilere bakarken daha önce her nasılsa dikkatimden kaçmış olan bu fotoğrafı sizinle paylaşmak istedim.

Geçtiğimiz Ocak ayının Elle dergisinde Jennifer Lopez ve bir çok ünlü tasarımcıyla ( Dolce&Gabbana, Karl Lagerfeld, Oscar De La Renta vs) bir çekim yapmışlardı. Bu ,tasarımcılar Jennifer'a en çok yakıştırdıkları tasarımlarını giydirip beraber poz veriyorlardı. İşte bu çekimde en çok beğendiğim elbise tabii ki Georgina Chapman'ın tasarladığı Marchesa elbise oldu. Üstelik Jennifer Lopez'e çok yakışmış. Bu elbiseden çok şekerleme gibi görünen şeylere olan sevgimden ne zaman vazgeçerim bilmiyorum, belki büyüdüğümde! Ama bildiğim birşey varsa o da bu elbiseyi istediğim! :)

17 Mart 2009 Salı

Beyoğlu Mango İzlenimleri...


Biraz geç kalmış olmakla beraber, yine de Beyoğlu Mango izlenimleri sizinle paylaşmak istiyorum:)
Öncelikle Mango'ya kim onlarca koltuk koymayı akıl ettiyse kendisini tebrik ediyorum! Sonunda erkeklerin serzenişleri işe yaramış olucak ki, içeri ne zaman girsem kendini aşağıdaki Outlet Mango'nun büyüsüne kaptırmış olan kadınları bekleyen zavallı erkekleri sıkkın sıkkın orada otururken görüyorum, neyse en azından oturacak yerleri var diyelim! :)
İstiklal Caddesin'deki Mango gerçekten çok büyük. Erkek bölümü de var ama Türk erkeğinin yıllarca Mango deyince kabuslar görmesinden midir nedir henüz alışveriş yapmak için Mango'ya giden erkeğe pek rastlamadım. En alt kattaki outlete gelince, Kadıköy ve Profilo'daki outletlere kıyasla, gerçekten oldukça ferah ve nispeten rahat alışveriş yapılabilen bir yer olduğunu söyleyebilirim ama 3 kere gittim, üçünde de çok fazla çeşit yoktu gibime geldi. Aksesuar bölümünü ayırmışlar, bu da iyi olmuş. Buranın İstiklal caddesinde olması, çoğu insanın yolunun sıklıkla oraya bir şekilde düşüyor olduğu için önünden geçerken '' hazır gelmişken şuraya bir bakıyım belki güzel birşeyler bulurum'' gibi bir düşünceyle insanları içeri çekiyor sanırım - ki ben üç seferde de aynı düşünceyle içeri girdim-.
En son gittiğimde ( 3 gün önce) 10 liraya fena sayılmayan blazer ceketler vardı. Bence sırf bunun için bile gidilebilir çünkü blazer ceket insana her zaman bir şekilde lazım olur, özellikle bu yıl da daha çok kullanılacak gibi... 10 lira! Mango aslında alışveriş yapmayı bir türlü bırakmadığım, ama bir yandan da bundan çok memnun olmadığım bir yer çünkü aldığınız şeyi başkasının üzerinde görme olasılığı gerçekten çok çok yüksek. Ama bir taraftandan da aldığım kıyafetleri başkalarından daha farklı bir şekilde yorumlama yeteneğim olduğuna inanıyorum! (Vay bee) o yüzden de bir şey beğendiğimde başkasının üzerinde olur diye almamazlık edemem! :)
Artık kesinlikle karar verdim ki, Mango'nun sezonundan hatta indiriminden bile alışveriş edilmez. Varsa yoksa outlet, 149 liralık bir elbisenin 12 liraya satılıp hala kar edebildikleri düşünülürse, bu kıyafetleri kaça mal ettiklerini düşünün...

16 Mart 2009 Pazartesi

İstiyorum demiştim! :)



2 ay önce yazdığım bir postta, ille de kalp şeklinde gözlük istediğimi yazmıştım! Demek ki, isteklerimi burada dile getirmek iyi bir yol, Niloş bana NewYork'dan kalpli gözlük almış, hem de pembe!:) Hatta bonus olarak da panjurlu Kanye West gözlüğü (yoksa Demet Akalın mı demeliyim öğğ) de almış! Oleeey:))Bir an önce güneşli havalar gelsin istiyorum...İşte yukarıda canım gözlüklerim

15 Mart 2009 Pazar

Coco Avant Chanel




Çekilmeye başladığını duyduğum andan beri izlemeyi dört gözle beklediğim film; Coco Chanel'in hayatı, üstelik de Coco'yu Audrey Tautou canlandırıyor! Aslında bu film için Coco Chanel'in hayatı demekten ziyade sadece Coco'nun hayatı demek daha doğru... Çünkü benim ilk duyduğumdan beri sandığımın aksine, film Coco'nun modacı olmadan önceki hayatını anlatıyormuş. E bence bu daha güzel, modayla ilgilenen herkes için ilham ve cesaret verici olur! :)

13 Mart 2009 Cuma

Funny Munny ve diğerleri...


Kidrobot, Newyork'ta bulunan, en kaba tabiriyle bir oyuncakçı. Ama aslında oradaki harika şeyler sadece birer oyuncak değil, tasarım harikaları oyuncakları da birer akım haline geldiler. Ancak maalesef kidrobottaki ürünlerden Avrupa'da ve Türkiye'de bulmak çok zor. '' DIY'' yani do it yourself- modasının (kendi elbiseni kendin yap vs ) her alanda kendini göstermeye başladığı şu zamanlarda, oyuncaklarda da durum farklı değil. İşte size bahsedeceğim '' Munny'' ler de bu çılgınlığın ürünleri...



Amerika'da Munnyler için koleksiyonerler, modacılar, ressamlar birbirinden harika tasarımlar yaparak onları sergiliyorlar. Bu Munny dediğimiz şey, (Dunny diye bir versiyonu da var ) Kidrobot mağazasında satılan, sevimli bir karakter. Düz renklerde satılıyor ve kutularının içinden onu boyamak için kalem çıkıyor. Ayrıca her kutunun içinde bir de sürpriz aksesuar var. Bu bir sticker, şapka hatta balta bile olabilir! Ben de uzun zamandır Munny getirtmek için NY'a giden birilerini gözlüyordum ki, bu ayki Elle Decor dergisine bakarken, Munnyleri gördüm ve Kemerburgaz'da Tree House diye bir dükkanda satıldığını öğrendim.
Bu andan sonra kafaya taktığını almak için uzun yolları katetmeyi göze alan Shopcolic ve arkadaşları Kemerburgaz'a giderler ve Munnyleri alırlar!:) Munnylerin yanısıra ''Zıpıts'' isimli sürpriz kutulardan çıkan fermuar ucu aksesuarları- ki ben onu kolye ya da telefon süsü olarak kullanacağım.- Yine sürpriz kutulardan çıkan oyuncaklar aldım! :) Munny'lerin fiyatı Amerika'da 10 $ gibi gayet uygun bir fiyattan satılırken, burda 35 lira, fermuar aksesuarları 5 lira, sürpriz oyuncak kutuları ise 10 lira. Munny konusunda biraz kazıklanmış hissetsek de şimdilik başka çaremiz yoktu. Yukarı gördüğünüz pembe Munny'mi ise henüz ne yapacağıma karar veremediğim için boyamaya kıyamıyorum.:) Ama sanırım Pucca ya da Betty Boop olmak üzere... Bu arada eğer küçük çocuğunuz varsa Treehouse mağazasında çocuklar için oyuncak dışında gerçekten çok güzel kıyafetler, aksesuarlar ve kumaşlar var... Pembe Munny'nin son halini en kısa zamanda sizinle paylaşacağım!

Not: Munny'min Muji'de alınan boyutlu NewYork kartının önünde zaferle durması da çok ironik oldu canım....

www.kidrobot.com
http://www.treehouse.com.tr

12 Mart 2009 Perşembe

iyi ki doğdun Uniq!

Shopcolic ve Uniq derginin doğumgünlerinin aynı zamana denk gelmesi çok güzel! :)
Uniq dergi de bu ay 1. yaşını kutluyor ve yine her zaman olduğu gibi dopdolu.... Üniversite öğrencisi değilseniz dergiyi www.uniqdergi.com adresinden okuyabilirsiniz. Dr. Martens botlarının sponsorluğunda hazırladığım moda sayfaları ise 62,63,64. sayfalarda. Bu ay Türkiye'de jean'in tarihçesini ve glam rock stilinin ipuçlarını yazdım... Merak edenler dergiye bakabilir... Bu arada kampüs tarzı sayfalarımızda sizler de yer almak isterseniz, okula giderken giymeyi en sevdiğiniz kıyafetinizi giyerek shopcolic@gmail.com adresine mail atmanız yeterli... Seçilen fotoğrafın sahibiyle yaptığımız röportajdan sonra dergide yer alabilirsiniz:)!
:) iyi ki doğdun Uniq!

11 Mart 2009 Çarşamba

NR39!




Burayı daha önce nasıl keşfetmedim, duymadım, inanın bilmiyorum. Yani aslında imkansız gibi birşey gerçekten... Üstelik hayatının büyük bir kısmını Nişantaşın'da geçiren biri olarak NR39 u asıl yeri olan Nişantaşı Süleyman Nazif sokakta değil, Bağdat Caddesinde bir akşam alakasız bir şekilde dolaşırken keşfetmiş olmam da utanç verici:)

Gerçekten o kadar tatlı, o kadar güzel ayakkabılar var ki vitrini görünce şekerci dükkanının önüne yapışmış çocuklar gibi yapıştık ama maalesef saat gece yarısını geçmişti ve butik kapalıydı. En kısa zamanda Nişantaşındaki yerlerine gidilmesi farz oldu:) Şimdilik siz de ben de gidene kadar internet sitelerinden ayakkabılara ve özelliklerine bakabilirsiniz. Hepsi el yapımıymış. Fiyatlar da 2009 yaz sezonunda 109 TL ile 199 TL arasındaymış, e herkesten farklı bir ayakkabı giymek için oldukça iyi bir fiyat sanırım... Diğer yorumlarımı alışverişten sonra sizlere aktaracağım... Ayakkabılar rahat mı, dayanıklı mı vs....:)
Gerçi rahat ya da dayanıklı olması bir kıstas olmamaya başladı ayakkabı konusunda, güzel olması yeter! Cahilce ama doğru maalesef...
*Fotoğraflar Nr.39'un internet sitesinden

10 Mart 2009 Salı

iyi ki doğdun Shopcolic!


Shopcolic açılalı bugün tam bir yıl oldu! Doğumgünüm kutlu olsun:)
Cumartesi günü de Sabah gazetesinin cumartesi ekinde Yaprak Aras Şahibaş'ın hazırladığı moda sayfasının ''blogdan al haberi '' köşesinde shopcolic vardı! Yaprak hanım, Hair Dress başlıklı yazıma yer vermiş, ona çook teşekkür ediyorum:) Bloğumun tam da birinci doğumgününde, gazetede görmek çok güzeldi...

Doğumgününlerimde geriye bakıp geçmiş yılın muhasebesini yapmayı pek sevmem ve genelde önüme bakarım:) ama blog ile ilgili bir özeleştiri yapacak olursam, Mart 2008'de yazdığım ilk yazıda vaadettiğim şeyleri pek yerine getiremediğimi gördüm. Bunlar, yeni açılan mağazalardan, değişik dükkanlardan, keşfettiğim yerlerden olan izlenimleri sizlerle paylaşmaktı. Ancak geriye dönüp baktığımda bunu sadece 4-5 kere yapabildiğimin farkına vardım. Sizlerden gelen ''feedback''ler sonucunda bu tür şeyleri yazmamı daha çok istediğinizi biliyorum. Ama yine de bugüne kadarki yazılarımı, verdiğim haberleri ve beğenip, sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyduğum şeyleri de sevdiğinizi bana yorum ve mailleriniz aracılığıyla söylediğiniz için çoook teşekkür ediyorum.

Bu blog, aslında benim hayatta yapmak yapmak istediğim şeylerle ilgili kendi kendime açtığım bir kapı oldu bu yüzden Shopcoliği çok seviyorum!:)
Hep beraber nice yıllara! Lalalala:)

9 Mart 2009 Pazartesi

Lost in Louis Vuitton!




Louis Vuitton' a karşı nedense hep biraz önyargılıyım. Elbette ki bunun sebebi Türkiye'de ''sonradan zengin'' olmaların birer statü sembolü haline getirip - statü atlama diyelim daha doğrusu-ellerinden düşürmemeleri, ya da daha da kötüsü sokakta gördüğümüz 10 kadından 3ünde taklitlerinin olması olabilir. Tabi bir de Japonların her indirimde mağazanın önünde kuyruk oluşturmaları gibi sempatik durumlar da var. Her zaman modern ve sevdiğimiz tasarımcılarla işbirliği yapıp (Murakami, Marc Jacobs vs.) sevgimizi kazansa da işte bir antipatim var nedense! Yine de dünyanın en köklü ve ünlü (150 yıl) markalarından birinden bahsediyoruz! Adamlar Gorbacov'u reklamlarına çıkardılar ben hala konuşuyorum! :)

Sophia Coppola, babasıyla birlikte reklamlarına çıkarak Vuitton'a göz kırpmıştı, şimdi de marka için tasarladığı çanta ve ayakkabılar çıktı karşımıza! Bu kadının oyunculukta değil ama yönetmenlikte çok başarılı buluyorum. Filmlerindeki atmosfer, espri anlayışı, insana geçirebildiği duygular bence gerçekten başarılı... Marie Antoinette'ye bile aslında basit bir Amerikalı kız gözünden bakarmış gibi yapıp, sağ gösterip sol vuran bir kadın neticede, bir de zamanında Marc Jacobs'un ilham perisi olmuşluğu var! :)

Sophia Coppola'nın Louis Vuitton için yaptığı tasarımları biraz filmlerine benzettim, gösterişi insanın gözüne sokmayan ama etkileyici ve şık! (Nasıl cümle ama? :) ) En çok da yukarıda fotoğrafı olan clutch ı beğendim, kendisi 1450 $...

*Sophia Coppola'ya not: Sophiacığım artık o clutchı bana hediye edersin, bak o kadar övdüm seni...Öpüyorum şekerim.

7 Mart 2009 Cumartesi

Matthew Williamson








Matthew Williamson geçtiğimiz ay NewYork mağazasının açılışında Lindsay Lohan desteğini yanına alarak ( aman ne destek) dikkati çekse de, o zaten uzun zamandır çok beğenerek izlediğimiz bir tasarımcı. Onun rengarenk dünyasına, grafik ve çiçek desenlerine bayılıyorum!

Şubat ayında Elle Decor dergisinde de Londradaki evi vardı. Sanırım benim evim de tıpkı onun evi gibi olma yolunda ilerler bu gidişle...:)Kendisini ''interior designer'' olarak görmediğini sadece tasarım, moda ve sanata olan ilgisini evlere de yansıttığını söylüyordu. Evi çok beğendiğim için bir iki fotoğrafı sizinle paylaşmak istedim... E bir de ilkbahar/yaz 09 defilesindeki elbiseleri de çoook beğendim... ( Son 2 yazıma bakılırsa gerçekten yazı özlemişim ben:) )
Bu arada Matthew Williamson'ın bu sezon H&M için hazırladığı koleksiyonun 26 nisan'da satışa çıkacağını da belirtmek isterim, tabii biz H&M i yurtdışına çıkmadığımız zamanlarda ancak Terkos pasajında buluyoruz o ayrı mesele...


6 Mart 2009 Cuma

Rock Tanrıçaları geldi hanııım!



Son 5 yazımdan 2 tanesinin Diane von Furstenberg hakkında olması sizleri şüphelendirse de, bilmenizi isterim ki Diane von Furstenberg'den kesinlikle reklam almadım! Elbette ki diğer pek çok tasarımcı gibi o da bloğuma reklam vermek istedi ama, ben bu işi ticarete dökerek.... Neyse tamam sustum:)

Birincisi Diane von Furstenberg 'in ''rock goddess'' adını verdiği koleksiyonu'nun defilesinde modellerin saçlarına taktıkları aksesuarları çok beğendim, onlardan istiyorum... İkincisi, yukarıda gördüğünüz '' evening clutch'ı'' çok beğendim ondan da istiyorum! ( Çanta biraz abaküse benziyor farkındayım ama içimdeki çocuğa söz geçiremiyorum sayın okuyucu:) ) Üçüncüsü, defilede gördüğüm '' bahar dalında yaprak, yıldızdan daha parlak'' konseptli püfür püfür, tiril tiril elbiseleri de çok beğendim, ve artık yaz gelsin istiyorum!

Son olarak soruyorum, çanta ve elbisenin fiyatı aynı, ikisi de 895.00$. Bir tanesini alma şansınız olsaydı hangisini seçerdiniz?
(kızmayın canım sadece hayal kuruyoruz, ben bir tanesini mutlaka alıyorum demedim.:) )

4 Mart 2009 Çarşamba

Bu kutudan Edward çıkar mı?


Var mısın yok musun'da kutusuna gidenler(!) misali eğer bu kutudan Edward çıkarsa,bu oyunun milyonlar satacağından hiç şüphemiz yok! Twilight kitap serisinini okumayanlara Edward'a olan aşkımızı anlatmak çok zor. Film'in gerçekten ne kadar kötü olduğuyla ilgili eleştirilerden sonra 2. filmin daha iyi olacağıyla ilgili bizi heyecanladırmaları bir yana dursun bizler hala 13 yaşında teenager kız kıvamında '' Edwaaard Edwaaard'' diye dolaşıyoruz. Bakın. dikkat ederseniz Robert Pattinson demiyorum, Edward Cullen diyorum. (Edward kitaptaki karakter, Robert ise bu karakteri filmde canlandıran oyuncu.) Robert Pattinson'un ne kadar yakışıklı olduğu ayrı bir konu ama, aylardır süren Twilight parfümleri, t-shirtleri, vampirlere benzemek için yapılan makyajlardan sonra şimdi de masaüstü kutu oyunu çıkmış. Tabu'yu, Monopoly'i bırakıp herkes bu oyunu oynamaya başlarsa şaşırmayın. 15 Mart'tan sonra piyasaya çıkıyormuş. Türkiye'ye ne zaman gelinir bilinmez ama kutudan romantik, centilmen, güçlü ve yakışıklı vampir Edward çıkar umuduyla çoğumuzun oyuncakçılara koşacağına şüphe yok!


P.S: Vampirler kovalasın bizi!
Haber Kaynağı: Perez Hilton

3 Mart 2009 Salı

Fırfır Sevgisi






Son zamanlarda fırfırlı, kıvrımlı, kat kat, kıvır kıvır vs.... Yani kısaca '' ruffle'' görünen herşeye karşı büyük zaafım var... Çanta, ayakkabı, ceket, elbise, t-shirt, iç çamaşırı.... Mağazalarda böyle fırfırlı birşeyler gördüğümde dayanamıyorum, üzerinde oldukları herşeye daha sevimli ve zarif bir hava katıyorlar ve yakın zamanda daha çok fırfır efektli kıyafet, aksesurar görüceğimizi hissediyorum.:) Yaşasın!

Özellikle Karen Millen her zaman rfırfır konusunda beni sevindirir.
Not: 5 yaşındayım ben çünkü evet. :)